Başbakan Tansu Çiller yurt gezilerinde..
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel Parlamento'da..
Alıntı:
I. Çiller Hükümeti (25.06.1993-05.10.1995): Hükümeti kurma görevi,
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından İstanbul Milletvekili Tansu
Çiller'e verildi. Çiller, DYP ve SHP'den oluşan bir koalisyon hükümeti
kurdu. 5 Temmuz 1993'te yapılan güvenoylamasında kullanılan 432 oyun
247'si kabul, 184'ü ret, 1'i çekimser çıktı. DYP-SHP ortaklığı, Erdal
İnönü'nün Başbakan Yardımcılığı ile başladı. Erdal İnönü'nün SHP Genel
Başkanlığı'ndan ayrılması üzerine yapılan 4. Olağan Kurultay'da, Murat
Karayalçın SHP Genel Başkanı seçildi. Bunun üzerine, Erdal İnönü
hükümetten istifa etti. 12 Eylül 1993 tarihinde DYP-SHP ortaklığı Murat
Karayalçın'ın Başbakan Yardımcılığı ile devam etti. SHP'nin 18 Şubat
1995'te yapılan 9. Olağanüstü Kurultayı'nda; SHP, CHP'ye katıldı. CHP
Genel Başkanlığı'na Hikmet Çetin seçildi. Murat Karayalçın hükümetteki
görevinden ayrıldı. DYP-CHP koalisyonu Hikmet Çetin'in Baş-bakan
Yardımcılığı ile devam etti.
9 Eylül 1995 tarihinde yapılan CHP'nin 27. Olağan Kurultayı'nda ise
Genel Başkanlığa Deniz Baykal seçildi. Başbakan Tansu Çiller, CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal ile anlaşa-mayınca 20 Eylül 1995'te istifa etti.
II. Çiller Hükümeti (05.10.1995-30.10.1995): Hükümeti kurma görevi,
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından İstanbul Milletvekili Tansu
Çiller'e verildi. Tansu Çiller, azınlık hükümeti kurdu, ancak hükümet
güvenoyu alamadı. Güvenoylamasında kullanılan 421 oyun 191'i kabul,
230'u ret yönünde çıktı.
1991-1995 yılları arasında TBMM Başkanlığı’nı Hüsamettin Cindoruk
yaptı. Ardından da TBMM Başkanlığı’na İsmet Sezgin seçildi (1995).
III. Çiller Hükümeti (30.10.1995-6.03.1996): Hükümeti kurma görevi,
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından İstanbul Milletvekili Tansu
Çiller'e verildi. Tansu Çiller, DYP-CHP koalisyon hükümetini kurdu. 5
Kasım 1995'te yapılan güvenoylamasında kullanılan 415 oyun 243'ü kabul,
172'si ret çıktı. Hükümet, 1995 genel seçimleri nedeniyle sona erdi.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yemin töreninde..
Alıntı:
Şiddet ve Terör Kabul Edilemez"Değerli Milletvekilleri, Cumhuriyetimizin 70'inci yılında yeni bir
atılım heyecanı ile ülkemizi 21'inci yüzyıla taşıma misyonunu yüklenmiş
bir kuşağın Hükümetiyiz. Satı Kadın'ın Yüce Meclise girişinden
Başbakanlığa uzanan bir çizgide, Türkiye'nin siyasal ve sosyal erdemi
ve başarısı da yansımaktadır. Dünyadaki değişim ortamında Türkiye'miz
kendisini hızla yenilemek zorundadır.
Bugün halkımızın her kesimi bunu istiyor; iktidarıyla muhalefetiyle
TBMM'ye büyük bir görev düşüyor; halkın ve çağın gerisinde kalmamak.
Karşınıza, bu duygularla böyle bir anlayışla çıkıyoruz.
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,
Millet iradesinin mutlak üstünlüğü ile egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilkesi, hareket noktamızdır.
Devletin resmi dili, bayrağı, simgeleri, sınırları ve Türkiye
Cumhuriyeti'nin hükümranlık hakları her türlü tartışmanın dışındadır.
Türkiye, devleti, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür.
İlkemizin bölünmez bütünlüğü tartışılamaz. Türkiye'nin üniter devlet
niteliği, toplumsal yapımızdan kaynaklanan tarihsel ve geleneksel
beraberlik ve birlik fikrini yansıtmaktadır. Bu birlik ve beraberlik
ortak bir "siyasi kültürün" sonucudur. Bu beraberlik ve birliğin
zedelenmesinin, kesinlikle kimseye yararı yoktur.
Türk devletinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü her koşulda sonuna kadar savunmaya ve kesinlikle korumaya kararlıyız.
Türk devletinin bölünmez bütünlüğü ve demokratikleşme süreci içinde,
çağdaş değerlerin önünde duran yasa ve engelleri tek tek ayıklayıp
kaldırmak kararındayız. Kendimiz için ve halkımız için. Halkımızın,
çoğulcu demokrasi içinde demokratik katılımını güçlendirmek amacıyla
kişi hak ve hürriyetlerini, güvence altına almak zorundayız.
Özgürlükçü, çoğulcu ve her anlamda tam demokratik rejimden vazgeçemeyiz. Bundan asla ödün veremeyiz.
Düşünce ve inanç özgürlüğü, tıpkı yönetim hakkı gibi, siyasi haklar
olmaktan çıkmış yani o aşamayı geçmiş olarak insanlık haklarının
arasına katılmıştır. Devletin, inanç hakkı ve inanç farklılıklarından
bağımsız olarak işlemesi, ancak inanç özgürlüğüne saygılı ve onun
gereklerine de uygun hareket etmesi esasına dayanan çağdaş laiklik
anlayışı temel prensibimiz olmaya devam edecektir.
İnanç, düşünce, anlatım özgürlükleri çağdaş bir toplumun temelidir,
kısıtlanamaz. Laik ve Atatürk ilkelerine bağlı Türkiye, aynı zamanda
din ve inanç özgürlüğünü toplumsal yaşamın vazgeçilmez bir ilkesi sayar.
Günümüz demokrasilerinde hak ve özgürlüklere yönelik en önemli tehdit,
şiddet ve terörden gelmektedir. Güneydoğu Anadolu bölgemizde yıllardır
devam eden teröre karşı önemli mesafe alınmıştır. Hiç kimsenin kuşkusu
olmasın, bu sorun hukuka saygılı kalınarak mutlaka çözümlenecektir. Bu
hepimizin sorunudur, devletimizin sorunudur ve herkesin katkısı gerekir.
Şiddet ve terör yolu ile devletin varlığına ve demokratik rejime
saldırı, insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde kabul edilemez.
Devletin görevi hukuka ve insan haklarına dayalı demokratik bir devlet
anlayışını ödünsüz uygulamaktır. Böyle bir devlet anlayışı ülkenin ve
yurttaşların tümü için güvencedir..."
(Başbakan Tansu Çiller, 1. Çiller Hükümeti Hükümet Programı’ndan)
Refah Partisi, DYP, ANAP ve CHP’nin bir arada göründüğü seçim afişi...