Yeni Forum
๑۩۞۩ Yeni.Forum.St'e hoşgeldiniz! ۩۞۩๑

Geçmişten Günümüze TBMM 112wqc

Forumumuzdan Tam Olarak Yararlanabilmek İçin Lütfen Üye Olun.
Sadece 10 Saniyenizi Ayırarak Forumumuza Üye Olabilirsiniz...

Eğer mevcut bir üyeliğiniz varsa lütfen alttaki "Üye Girişi" bağlantısına tıklayın.
Üye değilseniz Yeni.Forum.St'i kullamaya hemen başlamak için lütfen
aşağıdaki Kayıt Ol Butonuna Tıklayın üyelik formunu doldurun ve "Gönder"
tuşuna basın.

Yeni Forum
๑۩۞۩ Yeni.Forum.St'e hoşgeldiniz! ۩۞۩๑

Geçmişten Günümüze TBMM 112wqc

Forumumuzdan Tam Olarak Yararlanabilmek İçin Lütfen Üye Olun.
Sadece 10 Saniyenizi Ayırarak Forumumuza Üye Olabilirsiniz...

Eğer mevcut bir üyeliğiniz varsa lütfen alttaki "Üye Girişi" bağlantısına tıklayın.
Üye değilseniz Yeni.Forum.St'i kullamaya hemen başlamak için lütfen
aşağıdaki Kayıt Ol Butonuna Tıklayın üyelik formunu doldurun ve "Gönder"
tuşuna basın.

Yeni Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Yeni Forum

Yeni Forum

 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Ziyeretçi Defteri  Dost Siteler  Giriş yap  İletişim  

 

 Geçmişten Günümüze TBMM

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
SİTE KURUCUSU
 SİTE  KURUCUSU
Admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 288
Doğum tarihi : 06/12/87
Yaş : 36
Nerden : uşak
İş/Hobiler : internet
Lakap : SİTE SAHİBİ
Kayıt tarihi : 05/08/08

Geçmişten Günümüze TBMM Empty
MesajKonu: Geçmişten Günümüze TBMM   Geçmişten Günümüze TBMM EmptyCuma Ağus. 29, 2008 6:17 pm

Türk tarihinin ilk yazılı anayasası, 23 Aralık 1876 tarihinde yürürlüğe
girdi. "Kanun-i Esasi" (Temel Kanun) adını taşıyan bu anayasa halk
iradesine dayalı bir hareketin sonucu olarak değil, "Genç Osmanlılar"
adı verilen aydınların padişah üzerinde yaptıkları oldukça güçlü bir
etki yoluyla gerçekleşmişti.

1876 Anayasasına göre, egemenlik kayıtsız şartsız Osmanlı Ailesine
aitti. Padişahın kişiliği "kutsal"dı. Yasama ve yürütme yetkileri
kesinlikle padişahındı. Yargı gücü bağımsız sayılabilirdi; fakat, "af"
hakkı kesinlikle padişaha aitti. Toplantı, siyasî parti ve dernek kurma
özgürlükleri dışında, bütün temel haklar vatandaşlara tanınmıştı.
Ancak, bu hakların kanun yolu ile sınırlanması mümkün olduğundan ve bu
konuda bir ölçü bulunmadığından, temel hak ve özgürlüklerin hukukî
güvencesi yoktu. Vatandaşların can, mal, ırz, konut dokunulmazlıkları
da, "kanun dahilinde" güvence altına alınmıştı. Ama, padişah bir polis
soruşturması sonucunda devlete zararı dokunduğu gerekçesiyle kişileri
yurtdışına sürebilirdi. Böylece yargı güvencesi de son derece
zedelenmişti.

1876 Anayasası bütün eksikliklerine rağmen, demokrasi geleneği olmayan
Osmanlı Devletinde ilk yazılı hukuk belgesi ve "Meşrutiyet" yönetimini
başlatmış olması dolayısıyla. çok önemli bir ilerleme sayılır.



İLK PARLAMENTO

Geçmişten Günümüze TBMM Ilkparldolmabahce

(İlk Türk Parlamentosunun 20 Mart 1877'de Dolmabahçe Sarayı'ndaki açılış töreni.)

İIk Türk Parlamentosu, "Meclis-i Umumi" (Genel Meclis) adı altında ve
iki meclisli olarak, 20 Mart 1877'de çalışmalarına başladı. İki
dereceli seçimler sonucu oluşan "Heyet-i Mebusan" veya bazen ifade
edildiği gibi "Meclis-i Mebusan" (Milletvekilleri Heyeti), 69'u
Müslüman ve 46'sı Müslüman olmayan 115 üyeden oluşuyordu. Doğrudan
doğruya padişahça atanan "Heyet-i Ayan" veya diğer adıyla "Meclis-i
Ayan" (Seçkinler Heyeti) ise, 26 üyeden kurulmuştu.

Genel Meclis'in çalışmaya başlamasından kısa süre sonra 23 Nisan
1877'de Rusya, Osmanlı Devleti'ne savaş açtı. Savaş sırasında, millet
temsilcilerinin hükümeti eleştirmeleri ve sert çıkışları karşısında,
Heyet-i Mebusan 28 Haziran 1877'de padişahça dağıtıldı. Ardından
yapılan seçimler sonucu 13 Aralık 1877'de, Türk tarihinin ikinci millet
temsilcileri meclisi toplandı. Ancak, Rus savaşının kötü bir gelişme
göstermesi sonucunda, bu yeni Meclis de 14 Şubat 1878'de padişah
tarafından tekrar dağıtıldı.

Zamanın padişahı II. Abdülhamit 1878'den 1908 yılına kadar Meclis'i
toplamadan ülkeyi idare etti. 1908 yılı başlarında giderek artan dış
gelişmeler ve son derece şiddetlenen aydınlar muhalefeti nedeniyle,
Meclis'i Umumi yi 23 Temmuz 1908'de toplantıya çağırmak zorunda kaldı.

Böylece, II. Meşrutiyet dönemi açılmış oluyordu. Aynı zamanda
Anayasanın yeniden uygulamaya konduğu bu dönem, Türk siyasî hayatında
"özgürlük ilanı" olarak da anılır. Anayasa, 1909, 1912, 1914, 1916
yıllarında sekiz kez değiştirildi. Bu yolla, 1876 Anayasasının yapısı
çoğu kez önemli değişikliklere uğradı.

Değişiklikler sonucunda, padişahın zararlı faaliyetleri iddiasıyla
vatandaşları yurtdışına sürgün etme hakkı kaldırıldı. Basın özgürlüğü
genişletildi ve sansür yasağı konuldu.

Vatandaşlara toplantı ve dernek kurma özgürlükleri tanındı. Artık
siyasî partiler de kurulabilecekti. Ayrıca, hükümet Meclis'e karşı
sorumlu tutulmuştu. Padişahın dilediği zaman Meclis'i dağıtması hükmü
sıkı kayıtlar altına alındı. Gensoru kurumu yerleşti. Padişahın yasama
yetkisine belli sınırlar getirildi. Meclis üyelerine doğrudan doğruya
kanun teklifi verme hakkı tanındı. Meclis Başkanını, padişah müdahelesi
olmadan Meclisin seçmesi kabul edildi. Bir padişah tahta çıktığı zaman,
Meclis-i Umumi önünde Anayasa hükümlerine uymaya ve millete sadakat
yemini edecekti.

1909 yılında yapılan bu anayasal değişikliklerin getirdiği demokratik
parlamenter sistem, iç ve dış olaylar nedeniyle uzun süre yaşayamadı.
Yıpratıcı bir siyasal mücadele ortamına, 1911'deki Trablusgarp Savaşı
ve Ekim 1912'de başlayan Balkan Savaşlarının acılı günleri de
eklenince, 1914 ve 1916 yıllarında Anayasada yapılan değişikliklerle
padişahın Meclis'i dağıtma yetkisi aşama aşama artırıldı. Ayrıca, en
güçlü parti durumunda bulunan "İttihat ve Terakki'nin tek parti
diktatörlüğü, demokratik gelişmenin önünü tıkayan önemli nedenlerden
birini oluşturdu.

Balkan Savaşlarının 1913 sonbaharında yapılan anlaşmalarla sona
ermesinden bir yıl sonra Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşına
katılmak durumunda kaldı. Savaşın bitim yılında, 3 Temmuz 1918'de VI.
Mehmet (Vahdettin) Osmanlı Devleti'nin son padişahı olarak tahta
çıkmıştı. Birinci Dünya Savaşı yenilgiyle sonuçlandı: 30 Ekim 1918
tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi'nden sonra da, padişah VI.
Mehmet, 21 Aralık 1918'de Meclis-i Mebusan'ı dağıttı. Kamuoyunun bütün
tepkisine rağmen, Meclis-i Mebusan'ı Anayasanın açık hükmünü çiğneyerek
ancak 12 Ocak 1920'de yeniden toplattı.
MİLLÎ EGEMENLİĞE GEÇİŞ

Birinci Dünya Savaşı'nın galibi olan İtilaf (Anlaşma) Devletleri,
Osmanlı ülkesini kağıt üzerinde paylaşmışlardı. Bu paylaşma planlarına
göre, Türk ulusunun siyasî varlığı bütünüyle yok ediliyor ve üzerinde
yaşadığı bin yıllık vatanı da ufak bir bölge dışında elinden alınıyordu.

30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi hükümlerine dayanarak,1
Kasım 1918'den itibaren Türk vatanının bazı yerleri işgal edilmeye
başlandı. Türk Ordusu dağıtılırken, ülke içinde çeşitli ayrılıkçı
örgütler ayaklanma hazırlıklarına girişmişti.

Bunun üzerine Anadolu ve Trakya'daki bazı vatanseverler 1918 yılı
sonlarında "Müdafaa-i Hukuk" adı altında direniş örgütleri kurmaya
başladılar. Bazı aydınlar kurtuluş çarelerini düşünmekle beraber;
güçleri birleştirmek, millî ve genel bir uyanış yaratacak mücadeleyi
açmak kolay değildi. Farklı düşünceler nedeniyle ülkenin hemen her
yerinde, dağınıklık, çaresizlik ve genel bir karamsarlık görülüyordu.

Bu karanlık içinde, Türk ulusunun tarihsel karakterine ve yıllarca
süren siyasal gelişmelere uygun bir ses yükseldi. Mustafa Kemal Paşa,
bu durumda millî egemenliğe dayalı, bağımsız yeni bir Türk Devletinin
kurulmasından başka bir kurtuluş yolunun olamayacağını ortaya koydu.

15 Mayıs 1919'da İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinden bir gün
sonra, 9. Ordu Müfettişliği görevine atanan Mustafa Kemal Paşa,
karargâhına aldığı bazı arkadaşları ile birlikte, İstanbul'dan
Anadolu'ya hareket ettiler.

Mustafa Kemal'in (Atatürk) 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmasıyla
birlikte, Türk tarihinde kişisel egemenlikten, millî egemenliğe geçiş
süreci de başlıyordu.

Samsun'da ve daha sonra da Havza'da yapılan hazırlıklar ilk kurtuluş
ışıklarını yaktı. Millî hareketin başladığını duyuran "...millî
bağımsızlığımızın ve tarihimizin kurtuluşu, ancak milletin tek vücut
olarak savunması ile kabil olacaktır..." gibi bildiriler dağıtıldı. Her
yerde protesto mitingleri düzenlenmesi için askerî ve sivil makamlara
talimatlar verildi, Mustafa Kemal Paşa bütün bu çalışmaları yaparken,
Mondros Ateşkesi'nden kısa bir süre sonra ülkenin çeşitli yerlerinde,
sayılan bugün dahi kesinlikle saptanamamış kongreler toplanıp,
vatanseverler kendi bölgelerini kurtarma çareleri arıyorlardı.

İşte Mustafa Kemal Paşa, yavaş yavaş uyanmaya başlayan bu millî bilinci
bir bütünsel kalıba döküp, tam bir ulusal kurtuluş mücadelesi başlatmak
çalışmalarına girişmişti.

Bu amaca ulaşmak için on gün süren ilk hazırlık çalışmaları, 21/22
Haziran 1919 günü millî egemenliğe gidiş planı sayılacak ünlü "Amasya
Tamimi" ile sonuçlandı. Bu kısa fakat anlamlı belgede, "milletin
bağımsızlığını, yine milletin azmi ve kararının kurtaracağı" kesin bir
dille belirtiliyor, bu amaçla Sivas'ta millet temsilcilerinin
katılacağı büyük bir kongrenin toplanacağı duyuruluyordu.

Amasya Tamimi'nin temel noktaları şunlardı :

1. Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir.

2. Istanbul Hükümeti üzerine aldığı sorumluluğıın gereğini yerine
getirememektediri. Bu durum, milletimizi yok olmuş gibi gösteriyor.

3. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracakttr.

4. Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine
getirmek ve haklarını gür sesle dünyaya duyurmak için türlü baskı ve
kontroldan uzak millî bir heyetin varlığı zorunludur.

5. Anadolu'nun her bakımdan en güvenli yeri olan Sivas'da millî bir kongrenin toplanması kararlaştırılmıştır.

6. Bunun için bütün iller ve bağlı bir alt yerleşim yerlerinden
milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olan enkısa zamanda
yetişmek için yola çıkarılması gerekmektedir.

7. Her ihtimale karşı, bu mesele millî bir sır olarak tutulmalı ve
temsilciler, gereğinde yolculuklarını kendilerini tanıtmadan
yapmalıdırlar.

8. Doğu illeri adına, 23 Temmuz'da Erzurum'da bir kongre toplanacaktır.
O tarihe kadar öteki illerin temsilcileri de Sivas'a gelebilirlerse,
Erzurum Kongresi'nin üyeleri de Sivas genel Kongresi'ne katılmak üzere
hareket ederler.


En son Admin tarafından Cuma Ağus. 29, 2008 6:18 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yeni.forum.st
Admin
SİTE KURUCUSU
 SİTE  KURUCUSU
Admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 288
Doğum tarihi : 06/12/87
Yaş : 36
Nerden : uşak
İş/Hobiler : internet
Lakap : SİTE SAHİBİ
Kayıt tarihi : 05/08/08

Geçmişten Günümüze TBMM Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişten Günümüze TBMM   Geçmişten Günümüze TBMM EmptyCuma Ağus. 29, 2008 6:17 pm

ERZURUM KONGRESİ

23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresi toplandı. Artık bütün vatanseverler Atatürk'ün etrafında kenetlenmişlerdi.

Erzurum kongresinde, bir yandan, vatanın ayrılmaz bir parçası olan Doğu
illeri halkının düşmanla mücadele için elbirliği ile çalışacağı
kararlaştırılmış, bir yandan da milli bir istek olarak İstanbul'daki
Meclis-i Mebusan'ın toplanıp gereken önlemleri alması gereği
vurgulanmıştı.

Erzurum'da başlayan yerel kongre akımı, Batıda Yunan tehdidi altında
bunalan Marmara ve Ege bölgelerinde devam etti. 26 Temmuz 1919'da
Balıkesir'de, 6 Ağustos'ta Nazilli'de, 16 Ağustos'ta Alaşehir'de
kongreler toplandı. Bu kongreler sonucunda "Kuvayi Milliye" adı altında
vatansever milis güçleri kuruldu.

SİVAS KONGRESİ

Geçmişten Günümüze TBMM Res03

4 Eylül 1919'da ise, millî egemenlik ilkesine dayalı yeni Türk Devleti'nin kuruluşuna temel olan Sivas Kongresi toplandı.

Kongrede, "vatanın bölünmez bir bütün olduğu" konusunda millet
temsilcileri ortak bir karara vardılar. Ülkedeki tüm yerel direniş
örgütleri "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında
birleştirildi. Başkanlığına da doğal olarak Mustafa Kemal Paşa seçildi.
Kongre sonucunda oluşturulan "Heyet-i Temsiliye" milletin isteklerini
yansıtan bir nitelik kazandı. Ancak, İstanbul yönetiminin ruhsal ve
duygusal ağırlığı henüz devam ediyordu.

Bundan dolayı, Sivas Kongresi Mustafa Kemal Paşa'nın istediği
"kuruculuk" niteliğini gösterememiş, vatanın kurtuluşu için bir an önce
Meclis'i Mebusan'ın toplanmasını padişaha bildirilmesine karar vermişti.

Ancak bu karar da önemli bir adımdı. Kurtuluş mücadelesi ve millî
egemenliğe geçişin ikinci evresi de tamamlanmıştı. Üçüncü aşamada ise,
millî egemenliğin gerektirdiği tüm ilke ve değerlere sahip bir büyük
Meclisin kurulması ve Kurtuluş Savaşı'nın millî güçlere dayalı olarak
kazanılması süreci başladı.

MİSAK-I MİLLÎ (ULUSAL AND)

Sivas Kongresi sonuçları ülke çapında büyük coşkuyla karşılanmış, millî
hareketin her yerde egemen olduğu düşüncesi giderek güç kazanmıştı.
Atatürk, 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi. Kurtuluş Savaşının ve yeni
kurulacak millî Devletin merkezi yönetim yeri de belli olmuştu.

Sivas Kongresi kararına.uygun olarak son Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı 12
Ocak 1920'de toplandı. Ancak, Meclis içindeki vatanseverler, bütün
çabalarına rağmen padişahın egemenliğine dayalı sistemin ortam ve
alışkanlıklarını yok edemediler. Bu durum, Meclis-i Mebusan'a bağlanan
son ümitleri de yıktı. Ama, yine de anayasal nitelikte önemli bir karar
alınabildi. 28 Ocak 1920 tarihli bu karar, "ulusal and" anlamına gelen
"Misak-ı Millî" idi.



Misak-ı Millî (ulusal and), daha Erzurum Kongresi sırasında
biçimlenmeye başlanmış, Sivas Kongresi'nde olgunlaşmış ve sonuçta
esasları doğrudan doğruya Atatürk tarafından yazılmıştı. Temel ilke
olarak, "vatanın ve milletin bõlünmezliği" vurgulanıyordu.

Millet adına bu yeminin edilmesi için, millî güçler yanlısı her
Meclis-i Mebusan üyesi büyük çaba göstermiş ve sonunda bu kararın
alınması gerçekleştirilmiştir,

Millî And, özetle şöyledir :

Osmanlı Meclis-i Mebusanı üyeleri barışa kavuşmak için şu vazgeçilmez şartları ileri sürerler :

Dünya Savaşının bitiminde imzalanan Mütareke Andlaşmasının çizdiği
sınırlar içinde, din, ırk ve asılca birlik oluşturan vatandaşların
oturduğu yerler hiçbir biçimde yurttan kopartılamaz.

Osmanlı Saltanatının ve Halifeliğin merkezi Istanbul'un güvenlik içinde
bulunması şartı ile Boğazlar açılabilir. Daha önce bizden ayrılan Batı
Trakya'da, Mütareke sınırları dışında tutulmak istenen Kars, Ardahan ve
Batum'da halk oyuna başvurulması gerektir.

Osmanlı Devletindeki Arapların çoğunlukta olduğu yerlerde de halk oyuna gidilmelidir.

Bağımsızlığımızı sınırlayacak siyasî, ekonomik hiç bir andlaşma kabul edilemez.

Bu şartlar kabul edilmezse barış yapmak imkânsızdır.

Meclis-i Mebusan'da alınan ve ilan edilen Misak-ı Millî kararı, Ayan
Meclisinde görüşülmedi. Dolayısıyla onaylanmak üzere padişahın önüne de
gelmedi.

İtilaf Devletleri bu karar karşısında, İstanbul Hükümetini millî
güçlere karşı harekete geçmeye zorladılar. 16 Mart 1920'de İstanbul
resmen işgal edildi. Meclis-i Mebusan basıldı. Anadolu hareketi
yandaşları ve bir kısım aydınlar tutuklandı. Resmi dairelere el
kondu.16 Mart günü Osmanlı Devleti fiilen sona ermişti. İki gün sonra
toplanan Meclis, çalışmalarırıa ara vermek zorunda kaldı.11 Nisan
1920'de padişahça dağıtıldı. Son Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı tarihe
karışmıştı.

Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yer alan "Türk vatanı ve
milletin bölünmezliği" ilkesinin millî ve hukukî dayanağı, hâlâ yaşayan
"Misak-ı Millî" ruhudur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yeni.forum.st
Admin
SİTE KURUCUSU
 SİTE  KURUCUSU
Admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 288
Doğum tarihi : 06/12/87
Yaş : 36
Nerden : uşak
İş/Hobiler : internet
Lakap : SİTE SAHİBİ
Kayıt tarihi : 05/08/08

Geçmişten Günümüze TBMM Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişten Günümüze TBMM   Geçmişten Günümüze TBMM EmptyCuma Ağus. 29, 2008 6:18 pm

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NİN KURULUŞU

İstanbul'un işgalinden üç gün sonra, Atatürk ünlü 19 Mart 1920 tarihli
bildiriyi yayımladı. Bildiride,"olağanüstü yetkiler taşıyan bir
Meclisin Ankara'da toplanacağı, Meclis'e katılacak üyelerin nasıl
seçilecekleri, seçilerin engeç onbeş gün içinde yapılması gereği, kesin
ve kararlı ifadelerle yer alıyordu.

Ayrıca, dağılan Meclis-i Mebusan'ın üyeleri de Ankara'daki Meclis'e katılabileceklerdi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş temelleri Ankara'daki bu ilk tarihi
binada atıldı. Birinci Meclis Binası, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın
yönetim yeri olarak pek çok tartışma ve millî kararlara sahne oldu: Bu
yapı bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak, ilk yılların anılarını
sergiliyor.

İllerde seçilen temsilciler ve Meclis-i Mebusan'ın bir kısım üyeleri Ankara'ya geldiler.

Ankara'nın o günkü şartları içinde Meclis'in toplanabileceği elverişli
bir bina yok gibiydi. Sonunda, İkinci Meşrutiyet döneminde, İttihat ve
Terakki Cemiyeti kulübü olarak yapılmış tek katlı bir bina uygun
görüldü. Eksik kalmış yapı tamamlandı, okullardan toplanan ve halkın
katkısıyla sağlanan eşyalarla donatıldı.

Hazırlıklar tamamlanınca, Atatürk 21 Nisan'da yayınladığı ikinci bir
bildiri ile, Meclis'in 23 Nisan günü toplanacağını ve açılış töreninin
nasıl yapılacağını duyurdu.

23 Nisan 1920 Cuma sabahı erken saatlerde, Ankara'da bulunan herkes Meclis Binası çevresinde toplandı.
Halk, kendi kaderine sahip çıkmanın coşkusu içindeydi. Hacı Bayram
Camii'nde kılınan öğle namazından sonra, Meclis binası girişinde
gözleri yaşartan muhteşem bir tören yapıldı. Saat 13.45'de, Ankara'ya
gelebilen 115 milletvekili Meclis salonunda toplandı.

Parlamento geleneklerine göre, en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili
Şerif Bey (1845), Başkanlık kürsüsüne çıktı ve aşağıdaki konuşmayı
yaparak Meclis'in ilk toplantısını açtı.

Burada Bulunan Saygıdeğer İnsanlar,
Istanbul'un geçici kaydiyle yabancı kuvvetler tarafından işgal olunduğu
ve bütün temelleri ile halifelik makamının ve hükümet merkezinin
bağımsızlığının yok edildiği hepimizce bilinmektedir. Bu duruma baş
eğmek, milletimizin, teklif olunan yabancı köleliğini kabul etmesi
demektir. Ancak tam bağımsızlık ile yaşamak için kesin olarak kararlı
bulunan ve ezelden beri hür ve başına buyruk yaşamış olan milletimiz,
kölelik durumunu son derece ve kesinlikle reddetmiş ve hemen
vekillerini toplamaya başlıyarak Yüksek Meclisimizi meydana
getirmiştir.

Geçmişten Günümüze TBMM Kurulus2

Bu Yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve Allah'ın yardımıyla
milletimizin iç ve dış tam bağımsızlık içinde alın yazısının
sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip, kendi kendisini yönetmeye
başladığını bütün dünyaya ilan ederek, Büyük Millet Meclisi'ni
açıyorum.
Bu açış konuşmasında, millî egemenliğe dayalı yeni Türk parlamentosunun
adı da "Büyük Millet Meclisi" olarak konulmuştu. Bu ad herkesçe
benimsedi. Daha sonra Atatürk'ün tüm konuşmalarında yer aldığı şekliyle
ve ilk kez 8 Şubat 1921 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesinde de
yazılı olarak, "Türkiye Büyük Millet Meclisi" (TBMM) adı kalıcılık
kazandı.

TBMM, 24 Nisan 1920 günü yaptığı ikinci toplantısında Mustafa Kemal
Paşa'yı (Atatürk), başkanlığa seçti. Mustafa Kemal Paşa, kendi
öncülüğünde kurulan TBMM'nin başkanlığını Cumhurbaşkanı seçildiği gün
olan 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürdürdü.

TBMM, açılışından iki gün sonra, sadece yasama değil, yürütme gücüne de
sahip olacak hukukî ve siyasî yapısını düzenleme çalışmalarına başladı.
Bu düzenlemeler, TBMM'nin tam bir güçler birliği ilkesini benimsediğini
göstermişti.

2 Mayıs 1920'de Bakanlar Kurulunun seçilmesi hakkındaki yasa çıkarıldı.
11 Bakandan oluşan "Meclis Hükümeti", 5 Mayıs'da TBMM Başkanı Mustafa
Kemal Paşa'nın başkanlığında ilk toplantısını yaptı.

TBMM'nin açılışı ile birlikte, millî egemenliğe dayalı yeni Türk
Devleti doğmuş oluyordu. Birinci TBMM'nin iki temel hedefi, kesin
zaferi kazanmak ve yeni devletin otoritesini güçlendirmek, kalıcılığını
gerçekleştirmekti. Öncelikle, ülke topraklarının yabancı işgalinden
kurtarılması gerekiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yeni.forum.st
Admin
SİTE KURUCUSU
 SİTE  KURUCUSU
Admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 288
Doğum tarihi : 06/12/87
Yaş : 36
Nerden : uşak
İş/Hobiler : internet
Lakap : SİTE SAHİBİ
Kayıt tarihi : 05/08/08

Geçmişten Günümüze TBMM Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişten Günümüze TBMM   Geçmişten Günümüze TBMM EmptyCuma Ağus. 29, 2008 6:18 pm

SAVAŞ VE BARIŞ

3 Aralık 1920'de Ermenistan Cumhuriyeti ile imzalanan Gümrü Barış
Andlaşması, TBMM'nin yaptığı ilk uluslararası andlaşmaydı. Böylece Doğu
cephesi kapandı. 16 Mart 1921'de imzalanan Moskova Andlaşması ile
Rusya, yeni Türk Devletini ve Misak-ı Millî ilkelerini tanıdı. 6-11
Ocak 1921'de Birinci İnönü, 23-31 Mart 1921'de İkinci İnönü ve 13 Eylül
1921'de Sakarya Zaferleri sonucunda, 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara
Andlaşması ile Fransızlar savaştan çekildi. Aynı yılın sonunda
İtalyanlar da TBMM hükümetiyle işbirliğine giriştiler. 1922 yılında,
Yunanistan ve İngiltere dışında, TBMM, tüm ülkelerle iyi ilişkiler
içindeydi,TBMM Orduları, 26 Ağustos 1922'de Büyük Zaferi kazandılar. 9
Eylül'de İzmir kurtarıldı.

18 Eylül'de ise Anadolu'da hiçbir yabancı askerî güç kalmamıştı. Yeni
Türk Devleti'nin bu başarıları karşısında İngiltere de dahil olmak
üzere İtilaf Devletleri ile 11 Ekim 1922'de Mudanya Mütarekesi
imzalandı. Doğu Trakya kurtuldu. İtilaf Devletleri, 27 Ekim'de Lozan'da
barış görüşmelerinin yapılmasını kararlaştırdılar. Uzun süren
görüşmeler sonunda 24 Temmuz 1923'de imzalanan Lozan Barış Andlaşması
24 Ağustos 1923'de TBMM'de onaylandı. Yeni Türk Devleti, askerî, siyasî
ve ekonomik özgürlüğüne kavuştu

1921 ANAYASASI


TBMM'nin yaptığı ilk Anayasanın görüşmeleri, 19 Kasım 1920'de başladı ve 20 Ocak 1921 günü yapılan
oylamayla kabul edildi. Böylece millî egemenlik ilkesine dayalı ilk Anayasa yürürlüğe girdi.

1921 Anayasası 23 maddeden oluşan oldukça kısa bir metindi. İlk dokuz maddesi devletin dayandığı temel
ilkeleri sayıyordu.

Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, yasama ve yürütme
yetkilerinin milletin tek ve gerçek temsilcisi olan TBMM'de toplandığı
esasları, halka dayalı devlet ve güçler birliği ilkelerini en kesin ve
açık biçimde ifade ediyordu Ancak, 1921 Anayasasında, Devlet başkanının
bulunmayışı, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin
düzenlenmeyişi, yargı ile ilgili hükümlerin olmayışı önemli eksikliklerdi.

CUMHURİYETİN İLANI

1921 Anayasası'nın getirdiği millî egemenlik ilkesi ile padişah iradesi
ortaya bir çelişki çıkardı. Saltanat makamı boşlukta kalmıştı. 1 Kasım
1922'de TBMM aldığı kararla saltanatı kaldırdı. Padişahlık lağvedilmiş,
kişisel egemenlik hukuken tarihe karışmıştı. Bu kararın doğal sonucu,
Cumhuriyet rejiminin kurulması olacaktı.

13 Ekim 1923'de Ankara'nın başkent olması kararı alındı.

29 Ekim 1923'de Atatürk ve arkadaşlarının, Anayasanın bazı maddelerini
değiştiren teklifi TBMM'de alkışlarla ve oybirliği ile kabul edildi.

Anayasanın birinci maddesinde, "Türkiye Devletinin hükümet biçimi, Cumhuriyettir"
hükmü yer aldı. Aynı günün gecesi, Mustafa Kemal Paşa (Atatürk), Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk
Cumhurbaşkanlığına seçildi.

Saltanatın kaldırılması ve cumhuriyetin. ilanı ile, sistem içinde
varlığını sürdüren "Halifelik" de gereksiz ve işlevsiz bir duruma
gelmişti. 3 Mart 1924'de Urfa Milletvekili Şeyh Saffet Efendi ve
arkadaşlarının verdikleri kanun teklifi TBMM'de kabul edilerek, hilafet
kaldırıldı, halifelik de tarihe karıştı.

1924 ANAYASASI

TBMM'nin 1921 tarihli ilk anayasası sadece 3 yıl yürürlükte kalabildi.
Gelişmelerin gerisinde kalmış ve önemli eksiklikleri vardı, yetersizdi.
Bütünüyle bir yeni anayasa hazırlıklarına girişildi. Cumhuriyet
döneminin anayasası, 20 Nisan 1924'de TBMM'de büyük bir çoğunlukla
kabul edildi. Yeni anayasa, cumhuriyet rejimi içinde güçler birliği
esasına dayandırıldı.105 maddeden oluşmuştu.1924 Anayasası, Türk siyasî
yaşamının gelişmesinde önemli rol oynadı. Siyasî partilerin kurulmasına
ve dolayısıyla demokrasiye açıktı. Klasik hak ve özgürlüklere yer
veriyordu. Ancak, bunların korunmasına ilişkin düzenlemeler yine yoktu.
Ayrıca, ekonomik ve sosyal haklar da Anayasada bulunmuyordu. Bu konuda
tek güvence, egemenliğin sadece TBMM tarafından kullanılmasıydı.
TBMM'nin üstünlüğü, tıpkı 1921 Anayasasında olduğu gibi sarsılmaz bir
durumdaydı.

Yasaların, Anayasaya aykırılığını önleyecek, denetleyecek mekanizmalar bulunmuyordu.

1928, 1934 ve 1937 yıllarında yapılan değişikliklerle 1924 Anayasasına
başka bazı temel ilkeler getirildi.10 Nisan 1928 değişikliği, Devlete
laik bir karakter verdi. 5 Aralık 1934 tarihli değişiklikle, kadınlara
seçme ve seçilme hakkı tam olarak tanındı. 5 Şubat 1937 değişikliği
ise, Devletin "cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve
inkilapçı" niteliklerini belirliyordu.

1924 Anayasası eksiklik ve değişiklikleri ile, Türk Anayasa tarihinin
en uzun ömürlü metni oldu. Tam ve kesintisiz olarak, 36 yıl yürürlükte
kaldı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yeni.forum.st
Admin
SİTE KURUCUSU
 SİTE  KURUCUSU
Admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 288
Doğum tarihi : 06/12/87
Yaş : 36
Nerden : uşak
İş/Hobiler : internet
Lakap : SİTE SAHİBİ
Kayıt tarihi : 05/08/08

Geçmişten Günümüze TBMM Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişten Günümüze TBMM   Geçmişten Günümüze TBMM EmptyCuma Ağus. 29, 2008 6:19 pm

ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ

Cumhuriyetin ilanından önce yeni Türk Devletinin ilk siyasî partisi
"Halk Partisi" adı altında (daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi adını
aldı) 23 Ekim 1923'de resmen kurulmuştu. Başkanlığına da Mustafa Kemal
Atatürk seçilmişti.1945 yılına kadar siyasî parti kurma denemeleri ne
yazık ki başarılı olamadı.

İkinci Dünya Savaşının bitiminden sonra çok partili yaşama geçme
eğilimi güç kazandı. Bu dönemin ilk siyasî partisi 18 Temmuz 1945'de
"Millî Kalkınma Partisi" oldu. Daha sonra da 7 Ocak 1946'da "Demokrat
Parti" kuruldu.

14 Mayıs 1950'de yapılan seçim sonucunda, 487 milletvekilliğinin
397'sini kazanan Demokrat Parti, 24 yıl kesintisiz iktidarda kalan
Cumhuriyet Halk Partisinin yerine iktidara geldi. Demokrat Parti
iktidarı, 27 Mayıs 1960'da yapılan askerî darbe ile sona erdi.

Geçmişten Günümüze TBMM Res09

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde birden fazla partinin katıldığı ilk seçim
ise, 21 Temmuz 1946 tarihinde yapıldı. Bu seçimle birlikte çok partili
hayat kısa sürede benimsendi.1950 yılına kadar ülkede 25 siyasî parti
daha kuruldu.

1961 ANAYASASI

27 Mayıs ihtilali ile ülke yönetimine el koyan askerî güç, yeni bir
anayasa yapmak için "Kurucu Meclis" oluşturdu. Bir yıl içinde
hazırlanan yeni anayasa, 9 Temmuz 1961'de halk oyuna sunuldu.
Seçmenlerin yüzde 81'inin katıldığı oylamada, yeni anayasa yüzde 61,5
"Evet" oyu ile kabul edildi.

Böylece Türk tarihinde, ilk kez bir kurucu meclis anayasa hazırlamış ve bu anayasa halkoyu ile kabul edilmişti.

1961 Anayasası uzun ve ayrıntılı bir metindi. Önemli yenilikler
getiriyordu. Millet egemenliğinin "yetkili organlar eliyle
kullanılacağı" hükmü ile ılımlı bir kuvvetler ayrılığı prensibi yer
aldı.

Yasama ve denetim yetkisi TBMM; yürütme Meclisin içinden çıkmakla
birlikte ayrı bir organ olarak Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu; yargı
yetkisi ise bağımsız mahkemelerce yerine getirilecekti.

Önemli değişikliklerden biri de, TBMM'nin "Millet Meclisi" ve
"Cumhuriyet Senatosu"ndan oluşan "çift meclisli" bir yapıdan kurulması
idi. Ayrıca, yasaların Anayasaya aykırı olup olmadığını tespit etmek
üzere "Anayasa Mahkemesi" kurularak, yargısal denetime ağırlık verildi.

Temel hak ve özgürlükler, o güne kadar hiç bir Türk anayasasında
görülmemiş biçimde ayrıntılı olarak düzenleniyordu. Temel hak ve
özgürlüklerin sınırlanmalarına da sınırlar konuluyordu. Anayasa ayrıca
Devlete pek çok sosyal ödevler yüklüyordu.

1961 Anayasası, 1971 yılındaki değişiklikleriyle birlikte 1980'de yapılan ikinci bir askerî darbeye kadar yürürlükte kaldı.

1982 ANAYASASI

1961 Anayasasının uzun ve ayrıntılı hükümleriyle kurulan mekanizmalar
iyi işleyemedi. Egemenliğin çeşitli organlar arasında bölünmesi
nedeniyle, kurumlar arasında uyumlu çalışma ortamı sağlanamıyordu.
Siyasî ve sosyal istikrarsızlık, bunalımlara yol açtı. Sonuçta, ülke 12
Eylül 1980'de ikinci bir askerî darbeyle karşılaştı. Anayasa askıya
alındı, siyasî partiler kapatıldı. Siyaset adamlarının büyük bir
bölümüne siyasî yasaklar getirildi.

Yönetime el koyan askerî güç,1960'da olduğu gibi yeni bir anayasa için
"Kurucu Meclis" oluşturdu. İki yıl içinde yeni anayasa hazırlandı ve 7
Kasım 1982'de halk oyuna sunuldu. Oylamaya katılma oranı yüzde 91.27
idi. Sonuçta,1982 Anayasası geçerli oyların yüzde 91.37 "Evet" oyu ile
kabul edildi.

Böylece Türk tarihinde bir anayasa ikinci kez doğrudan doğruya halkın oyu ile kabul edilmişti.

1982 Anayasası ile getirilen en büyük yenilik, tek Meclis sistemine,
yani Cumhuriyet geleneğine geri dönülmesiydi. Yürütme biraz daha
güçlendirildi. Özgürlüklerin sınırlandırılması konusunda yeni ve daha
keskin ölçüler getirildi. Özerk kuruluşlara yeni statüler verildi.
Bunlar dışında,1982 Anayasası büyük bölümüyle 1961 Anayasasına
benzemektedir.

1982 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra, ilk milletvekili seçimi,
daha önce kapatılmış bulunan siyasî partilerin dışında, yeni kurulan
Milliyetçi Demokrasi Partisi, Halkçı Parti ve Anavatan Partisinin
katılmasıyla, 6 Kasım 1983'de yapıldı. Demokratik süreç yeniden
başlamıştı.

20 Ekim 1991'de yapılan Milletvekili Genel Seçimleri ise, serbestçe
kurulmuş çok sayıda siyasî parti ve daha önce siyaset yapma hakları
ellerinden alınmış, tüm siyaset adamlarının yeniden özgürlüklerine
kavuşmalarıyla gerçekleşti. Parlamenter demokrasi tüm gerekleriyle
işlerliğe kavuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yeni.forum.st
Admin
SİTE KURUCUSU
 SİTE  KURUCUSU
Admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 288
Doğum tarihi : 06/12/87
Yaş : 36
Nerden : uşak
İş/Hobiler : internet
Lakap : SİTE SAHİBİ
Kayıt tarihi : 05/08/08

Geçmişten Günümüze TBMM Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişten Günümüze TBMM   Geçmişten Günümüze TBMM EmptyCuma Ağus. 29, 2008 6:19 pm

Anayasanın Genel Esasları


DEĞİŞTİRİLEMEZ TEMEL HÜKÜMLER

Anayasa'nın 4 üncü maddesine göre; Devletin şekli, Cumhuriyetin nitelikleri, Devletin bütünlüğü, resmi dili,
bayrağı, millî marşı ve başkenti ile ilgili 1, 2 ve 3 üncü maddelerindeki hükümler değiştirilemez ve değiştirilmesi
teklif edilemez.

Anayasa ile kesin güvence altına alınan bu temel hükümler şöyle sıralanıyor :

Madde 1- Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.


Madde 2 - Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına
saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal
bir hukuk Devletidir.

Madde 3 - Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı "İstiklâl Marşı"dır.
Başkenti Ankara'dır.

DEVLETİN GÖREVLERİ

Anayasaya göre Devlet, "Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve
demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve
hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmak"la görevlidir.

EGEMENLİĞİN KULLANILMASI


Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili
organları eliyle kullanır.

Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ
kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. (Md.6)

Yasama yetkisi, Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez. (Md. 7)

Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasa ve kanunlara uygun olarak
kullanılır ve yerine getirilir. (Md.Cool

Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. (Md. 9)

KANUN ÖNÜNDE EŞİTLİK

Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket
etmek zorundadırlar. (Md.10)

KURULUŞ, SEÇME VE SEÇİLME

Anayasanın 7 nci Maddesine göre, yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nindir.

Anayasanın 75 inci maddesinden 100 üncü maddesine kadar olan bölüm içinde, TBMM'nin kuruluş ve işleyişine
ilişkin hükümler yer almıştır.

TBMM, milletçe genel oyla seçilen 550 milletvekilinden kurulur. Milletvekili genel seçimleri, beş yılda bir,
serbest, eşit, tek dereceli, genel oy esaslarına göre, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır.

18 yaşına giren her Türk vatandaşı seçme ve halk oyuna katılma hakkına sahiptir. 30 yaşını dolduran her Türk
vatandaşı milletvekili seçilebilir.

Milletvekili seçilebilmek için, en az ilkokul mezunu olmak ve ayrıca, Anayasada yazılı diğer seçilme
yeterliliklerine sahip olmak gerekir.

TBMM, beş yıllık süre dolmadan seçimlerin yenilenmesine karar
verebilir. Anayasada belirtilen şartlar altında Cumhurbaşkanınca
verilecek karara göre de yeni seçime gidilebilir.

Üyeliklerde boşalma olması halinde ise, ara seçime gidilir. Ara seçim, o seçim döneminde bir defa yapılır.
Bunun için, genel seçimden otuz ay geçmesi gerekir. Ancak, boşalan üye sayısı, üye tamsayısının yüzde beşini
bulduğu takdirde ve genel seçimlere bir yıldan fazla bir süre varsa, 90 gün içinde ara seçim yapılmasına karar verilir.

Milletvekilleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün Türk Milletini temsil ederler.

TBMM'deki görevlerine başlarken, Anayasa'da yazılı metni kürsüden okuyarak, millet önünde andiçerler.

Milletvekili Andı şöyledir :

Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız
egemenliğini koruyacağıma;

Hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma;

Toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel
hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma;

Büyük Türk Milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim.



YASAMA DOKUNULMAZLIĞI

TBMM üyeleri, yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığına sahiptir.

Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, ileri sürdükleri
düşüncelerden, başka bir karar alınmadıkça da, bunları Meclis dışında
tekrarlamaktan ve açıklamaktan dolayı sorumlu tutulamazlar.

Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği öne sürülen milletvekili,
Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve
yargılanamaz.

Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali veya seçimden önce soruşturmasına
başlanmış olmak kaydıyla, Anayasanın 14 üncü maddesinde yazılı,
Devletin bütünlüğüne, temel hak ve özgürlüklerin yok edilmesine yönelik
durumlar, yasama dokunulmazlığı kapsamı dışındadır.

Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya TBMM'ne
bildirmek zorundadır. Mahkemelerden gelecek istek üzerine, yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına TBMM karar verir.



TBMM'NİN GÖREV VE YETKİLERİ

TBMM'nin temel işlevi, tartışma ve değerlendirme ortamı içinde, kanun
yapmak ve yürütmeyi denetlemektir. Meclisin tüm çalışmaları, kendi
yaptığı İçtüzük hükümlerine göre yürütülür.

Anayasaya göre, TBMM'nin görev ve yetkileri genel olarak şöyledir :

· Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; Bakanlar Kurulunu ve Bakanları denetlemek;

· Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmün de kararname çıkarma yetkisi vermek;

· Bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek;

· Para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek;

· Milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak;

· Anayasanın 14 üncü maddesindeki fiillerden dolayı hüküm giyenler
hariç olmak üzere, genel ve özel af ilanına, mahkemelerce verilip
kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek;

· Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yeni.forum.st
Admin
SİTE KURUCUSU
 SİTE  KURUCUSU
Admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 288
Doğum tarihi : 06/12/87
Yaş : 36
Nerden : uşak
İş/Hobiler : internet
Lakap : SİTE SAHİBİ
Kayıt tarihi : 05/08/08

Geçmişten Günümüze TBMM Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişten Günümüze TBMM   Geçmişten Günümüze TBMM EmptyCuma Ağus. 29, 2008 6:20 pm

TOPLANMA VE TATİL

Milletvekili genel seçimi kesin sonuçlarının Yüksek Seçim Kurulunca
ilanını takibeden beşinci gün, TBMM Genel Kurulu, çağrısız olarak
toplanır. Bu ilk birleşimde milletvekillerinin andiçme töreni yapılır.

TBMM'nin beş yıllık yasama dönemi içerisinde, her yılın 1 Ekim günü,
yeni bir yasama yılının başlangıcıdır. TBMM Genel Kurulu, Anayasa
gereğince,1 Ekim günü kendiliğinden toplanarak, o yılki yasama ve
denetim çalışmalarına başlar.

Meclis, bir yasama yılında en çok üç ay tatil yapabilir. Tatilin
başlangıcı genellikle Temmuz ayı başlarıdır ve 30 Eylül’e kadar devam
eder.

Meclis, tatil dışında, onbeş günü geçmemek üzere çalışmalarına ara da verebilir.

Tatil ve araverme kararları, Genel Kurulda oylama yapılarak alınır.

Tatil veya araverme sırasında, Cumhurbaşkanı, doğrudan doğruya veya
Bakanlar Kurulunun istemi üzerine TBMM'ni toplantıya çağırabilir. TBMM
Başkanı da, doğrudan doğruya veya üyelerin beşte birinin yazılı istemi
üzerine, Meclisi toplantıya çağırabilir.

TBMM BAŞKANLIK DİVANI

Başkanlık Divanı, milletvekilleri arasından seçilen TBMM Başkanı, dört
Başkanvekili, yedi Kâtip Üye ve üç İdare Amirinden kurulur.Gerektiğinde
Genel Kurul, Danışma Kurulunun teklifi üzerine Katip Üyelerin veya
İdare Amirlerinin sayısını artırabilir. Başkanlık Divanı üyelikleri
için yasama dönemi içinde iki seçim yapılmaktadır. İlk seçim süresi
iki, ikinci seçim süresi ise üç yıldır.

Başkanlık Divanı, yasaların ve İçtüzüğün verdiği görevleri yerine
getirir. Genel olarak, Genel Kuruldaki oylama ve seçimlerde yanlışlık
olduğu iddialarını inceler ve karara bağlar. Dış ilişkiler,
milletvekilleri ve Meclis personelinin özlük işleri, sağlık ve sosyal
ihtiyaçları ile güvenlik gibi konulara ilişkin düzenleyici kararlar
alır, yönetmelikler çıkarır.

SİYASİ PARTİ GRUPLARI

Siyasî parti grupları, Anayasa ve İçtüzük hükümlerine göre kurulur.
TBMM'de en az yirmi milletvekili ile temsil edilen siyasî partiler grup
kurma hakkına sahiptir. Siyasî parti grupları kendi yaptıkları grup
içyönetmeliklerine göre çalışırlar. Genel olarak haftada bir gün
toplanıp, çalışmalarına ilişkin değerlendirme ve tartışmalar yaparak,
çeşitli konularda kararlar alırlar, strateji saptarlar.

DANIŞMA KURULU

Danışma Kurulu, TBMM'nin etkin ve önemli kurumlarından biridir. TBMM
Başkanının başkanlığında, siyasî parti grup başkan veya
başkanvekillerinden birisi ya da onların görevlendirdiği birer temsilci
milletvekilinden kuruludur. Gruplararası diyaloğu, uzlaşmayı sağlayıcı
ve Meclis çalışmalarını düzenleyici bir işleve sahiptir. İçtüzüğün pek
çok maddelerinde Danışma Kuruluna önemli görevler verilmiştir. Grup
temsilcilerinin imzalarını taşıyan Danışma Kurulu önerileri ve tavsiye
kararları bağlayıcı nitelikte olduğu için, Genel Kurulca genellikle
aynen benimsenir.

KOMİSYONLAR


TBMM'nin yasama ve denetim çalışmalarına temel oluşturan komisyonlar,
çeşitli konulara göre çalışma yapan uzmanlık kurullarıdır. Genel Kurul
adına görev yaparlar.

Komisyonların, kuruluş, görev, çalışma usul ve esasları Meclis İçtüzüğünde geniş ve ayrıntılı olarak yer almıştır.

TBMM'de Anayasa ve İçtüzük hükümlerine göre kurulan 17 komisyon
bulunmaktadır. Komisyonlarının her birinín üye sayısı, Genel Kurulca
tespit edilir. Siyasî partiler, üye sayıları oranlarına göre
komisyonlarda temsil edilirler,

Meclis Komisyonları, ilgi alanlarına göre şöyle sıralanıyor :

1. Anayasa Komisyonu;

2. Adalet Komisyonu;

3. Millî Savunma Komisyonu;

4. İçişleri Komisyonu;

5. Dışişleri Komisyonu;

6. Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu;

7. Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu;

8. Çevre Komisyonu;

9. Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu;

10. Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu;

11. Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu;

12. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hesaplarını İnceleme Komisyonu;

13. Dilekçe Komisyonu;

14. Plan ve Bütçe Komisyonu;

15. Kamu İktisadî Teşebbüsleri Komisyonu;

16. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu.

(14) ve (15) inci bentlerdeki komisyonlar hariç, komisyonların her
birinin üye sayısı, Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca
işaret oyuyla belirlenir.

Komisyonlar için, bir yasama döneminde iki seçim yapılır. İlk
seçilenlerin görev süresi iki, ikinci devre için seçilenlerin görev
süresi üç yasama yılıdır. Görev süreleri yenileri seçilinceye kadar
devam eder.

Komisyonlar, Meclis Başkanlığınca kendilerine gönderilen kanun tasarı
veya tekliflerinin görüşmelerine, havale tarihinden itibaren 48 saat
sonra başlayabilirler. En fazla 45 gün içinde de sonuçlandırmaları
gereklidir.

Komisyonların önemli görevlerinden biri de, tasarı veya tekliflerin öncelikle Anayasaya uygunluğunu incelemektir.

Görüştükleri kanun tasarı ve tekliflerini aynen veya değiştirerek
kabul. veya reddedebilirler. Karara bağladıkları işleri Genel Kurulda
görüşülmek üzere, bir rapor halinde Meclis Başkanlığına gönderirler. Bu
raporlar, Genel Kurulda "esas metin" olarak görüşülür.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yeni.forum.st
Admin
SİTE KURUCUSU
 SİTE  KURUCUSU
Admin


Erkek
Mesaj Sayısı : 288
Doğum tarihi : 06/12/87
Yaş : 36
Nerden : uşak
İş/Hobiler : internet
Lakap : SİTE SAHİBİ
Kayıt tarihi : 05/08/08

Geçmişten Günümüze TBMM Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişten Günümüze TBMM   Geçmişten Günümüze TBMM EmptyCuma Ağus. 29, 2008 6:20 pm

GENEL KURUL

TBMM Genel Kurulu, yasama ve denetim sürecinin sonuçlandığı, konuların görüşülüp, tartışılarak en son karara
bağlandığı temel organdır.

Yasama yılı içerisinde, Genel Kurul resmi tatil günleri dışında, Salı,
Çarşamba ve Perşembe günleri saat 15.00'den 19.00'a kadar toplanır.
Danışma Kurulunun önerisi üzerine Genel Kurul, toplantı gün saatlerini
değiştirebilir; gerekirse diğer günlerde de toplantı yapılmasına karar verebilir.

Genel Kurul, en az 184 milletvekili ile (üye tamsayısının üçte biri) toplanır.

Genel Kurulda karar alabilmek için yapılan oylamada ise, toplantıya
katılanların yarıdan fazlasının oyu aranır; ancak karar yeter sayısı,
hiçbir şekilde 138'den (üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlası) az
olamaz.

TBMM Genel Kurulundaki tüm görüşmeler herkese açıktır. Görüşmeler, "TBMM Tutanak Dergisi" ile
yayımlandığı gibi, basın, radyo, televizyon gibi çeşitli iletişim araçlarıyla da serbestçe yayımlanabilir.

Genel Kurul, Başbakanın, bir bakanın, bir siyasî parti grubunun veya 15
milletvekilinin yazılı istemi üzerine "kapalı oturum" kararı alabilir.
Kapalı oturumdaki görüşmeler "Devlet sırrı" niteliğindedir. Toplantıda
bulunanlarca hiçbir şekilde açıklanamaz. Kapalı oturum tutanakları, on
yıl sonra yayımlanabilir. Bunların daha önce veya sonra yayımlanmasına,
Danışma Kurulunun teklifi üzerine, Genel Kurul karar verir.

KANUNLARIN YAPILMASI

Kanun teklif etmeye Bakanlar Kurulu ve milletvekilleri yetkilidirler.
Bakanlar Kurulunca hazırlanan kanun tasarısı yanında bir ya da birden
fazla milletvekilince de kanun teklifi hazırlanabilir. Gerekçeli ve
imzalı olarak, TBMM Başkanlığına sunulur.

Kanun tasarı ve teklifleri, TBMM Başkanlığınca doğrudan doğruya ilgili
komisyona gönderilir. "Gelen Kağıtlar" listesinde yayımlanarak
milletvekillerine duyurulur.

Tasarı veya teklif üzerindeki görüşmelerini tamamlayan komisyon,
konuyla ilgili hazırladığı raporunu, Genel Kurul gündemine alınmak
üzere TBMM Başkanlığına sunar.

Sıra sayısı verilerek basılan komisyon raporu, aksine bir karar
olmadıkça, 48 saat geçmeden Genel Kurul gündemine alınamaz ve
görüşülemez.

Genel Kurul görüşmelerinde, tasarı veya teklifin önce tümü hakkında
siyasî parti gruplarına, hükümete ve milletvekillerine belli sürelerde
söz verilir.

Daha sonra oylama yapılarak tasarı veya teklifin maddeleri üzerindeki
görüşmelere geçilir. Maddelere geçilmesi kabul edilmediği takdirde,
tasarı ya da teklif reddedilmiş demektir. Reddedilen metin bir yıl
geçmedikçe aynı yasama döneminde yeniden verilemez, Maddelere geçilmesi
kabul edildikten sonra, her madde tek tek görüşülür ve oylanır.
Görüşmelerin tamamlanmasından sonra, tasarı veya teklifin tümünün
oylaması yapılır.

Genel Kurulda kabul edilen tasarı veya teklif kanunlaşmış sayılır.

TBMM'den çıkan kanun, yürürlüğe girebilmesi ve uygulanabilmesi için,
Resmî Gazetede yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanına gönderilir.
Cumhurbaşkanı, kanunu 15 gün içinde imzalayarak, yayımlatma
durumundadır.

Cumhurbaşkanının TBMM'den çıkan kanunları imzalaması ,"onaylama"
anlamında değildir. Kanunları "veto" etme yetkisi de yoktur.
Cumhurbaşkanının kanunları "yayımlama"sı, hukukî bir tespit ve kanunun
vatandaşlara duyurulması, yürürlüğe konması işlemidir.

Cumhurbaşkanı, yayımlanmasını uygun bulmadığı kanunları, gerekçe
göstererek, bir daha görüşülmek üzere, 15 gün içinde TBMM'ne geri
gönderebilir.

TBMM, geri gönderilen kanunu aynen kabul ederse, bu defa Cumhurbaşkanı
kanunu yayımlamak zorundadır. Bu durumda, Cumhurbaşkanı, kanunun yayımı
tarihinden başlayarak 60 gün içinde, Anayasaya aykırılığı iddiasıyla
Anayasa Mahkemesinde doğrudan iptal davası açma hakkını kullanabilir.

Meclis, Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen
kanunda bir değişiklik yaparsa, Cumhurbaşkanı değiştirilen kanunu
tekrar Meclise geri gönderme yetkisine sahiptir.

Bütçe Kanunları bu işlemin dışındadır. Cumhurbaşkanınca geri gönderilemez, yayımlanarak yürürlüğe girer.

ANAYASANIN DEĞİŞTİRİLMESİ

Anayasa değişiklik tekliflerinde uygulanacak işlem, diğer tasarı ve
tekliflere göre farklıdır. Anayasanın değiştirilmesi, 184 milletvekili
(üye tamsayısının

üçte biri) tarafından teklif edilebilir. Yani bu konuda bir hükümet tasarısı hazırlanamaz.

Anayasa değişikliği teklifleri Genel Kurulda iki defa görüşülür.
Teklifin kabulü, 330 milletvekilinin (üye tamsayısının beşte üçü) gizli
oyuyla mümkündür.

Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliği kanunlarını da, bir daha görüşülmek
üzere Meclise geri gönderebilir. Meclis, geri gönderilen kanunu, 367
oyla (üye tamsayısının üçte ikisi) aynen kabul ederse, Cumhurbaşkanı bu
kanunu halk oyuna sunabilir.

Meclis Genel Kurulunda en az 330 veya 367'den az oyla kabul edilen
Anayasa değişikliği kanunu, Cumhurbaşkanı tarafından Meclise geri
gönderilmemiş ise, halkoyuna sunulmak üzere Resmî Gazetede yayımlanır.
330 ve daha fazla oyla kabul edilen değişiklik kanunu veya maddeleri,
Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulabilir.

Halk oyuna sunulmayan değişiklik kanunu veya ilgili maddeleri, yayımlanarak yürürlüğe girer.

Halk oylamasında, kullanılan geçerli oyların yarısından çoğunun kabul oyu olması gerekir.



KANUNLARIN ANAYASA UYGUNLUĞU

Anayasaya göre, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin, Meclis
İçtüzüğünün veya belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından
Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde iptal davası
açılabilir. İptal davası açılmadan, Anayasa Mahkemesi kendiliğinden
harekete geçerek denetleme yapamaz. Dava açabilme hakkı,
Cumhurbaşkanına, iktidar ve anamuhalefet partisi Meclis gruplarına ve
110 milletvekiline (üye tamsayısının beşte biri) aittir.

İptal davası açma süresi, ilgili kanunun yayımlandığı tarihten itibaren 60 gündür.
Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. İptal kararları geriye yürümez.
Resmi Gazetede yayımlanan kararlar herkesi bağlayıcı niteliktedir

TBMM'NİN DENETİM İŞLEVİ

TBMM'nin önemli bir işlevi de, yürütmeyi denetlemek, Bakanlar Kurulunun
uyguladığı politikaları izlemektir. Denetim ve araştırma yollarının
başında, hükümete ya da tek tek bakanlara yöneltilen "yazılı ve sözlü
sorular" gelmektedir. Başbakan ya da bakanlardan alınacak cevaplar,
daha geniş ve etkili bir denetim yolu olan "gensoru" önergesine yol
açabilir.

Gensoru, Bakanlar Kurulunun genel politikası veya bir Bakanın
uygulamalarından dolayı sorumlu tutularak, izlenen politikanın açıklığa
kavuşması ve Bakanlar Kurulunu ya da ilgili Bakanı düşürmeyi amaçlayan
önergedir. Gensoru önergesi en az 20 milletvekilinin imzasıyla
verilebilir. Başbakan, Bákanlar Kurulu veya bir bakanın düşürülmesi,
276 oyla (üye tamsayısının yarıdan fazlası) mümkündür.

Bir diğer önemli denetim şekli de "Meclis Soruşturması"dır. Görevde
bulunan veya görevinden ayrılmış olan Başbakan veya bakanlar hakkında,
görevleri sırasında yasalara aykırı uygulama yaptıkları iddiasıyla,
soruşturma açılması istemidir. Önergenin Genel Kurulda kabulü halinde,
milletvekilleri arasında "Soruşturma Komisyonu" kurulur. Komisyonun
hazırladığı rapor Genel Kurulda öncelikle görüşülür. Görüşmeler
sonunda, Genel Kurul gerek gördüğü takdirde, ilgilinin yargılanmak
üzere "Yüce Divan'a (Anayasa Mahkemesi) sevkine karar verebilir.

TBMM'nin denetim ve araştırma yetkisi içindeki bir başka yol da "Meclis
Araştırması"dır. Belli bir konuda bilgi edinebilmek için verilen bu
önergenin kabulü halinde, milletvekilleri arasından seçilen "Meclis
Araştırma Komisyonu" kurulur. Komisyonun hazırladığı rapor, Genel
Kurulda görüşmeye açılır.

Meclisin bilgi edinme çalışmalarından bir diğeri de, toplum yaşamı ve
Devlet faaliyetleri ile ilgili belli bir konunun görüşülmesini sağlayan
"Genel Görüşme"dir. Genel Görüşme açılmasına karar verildiği takdirde,
görüşmelerin yapılacağı gün için özel gündem tespiti yapılır.

Bunların dışında, Anayasa uyarınca kurulan Kamu İktisadî Teşebbüsleri
Komisyonu ile Anayasanın yargı bölümünde yer alan Sayıştay, Devlet
kuruluşlarının yönetim, hesap ve işlemlerini TBMM adına denetleme
görevini yerine getirirler.



DIŞ İLİŞKİLER

TBMM, çeşitli uluslararası kuruluşlara üyedir. Özellikle 1983 yılından
bu yana TBMM'nin dış ilişkileri, boyutları ve kapsamı giderek
genişleyen bir gelişme göstermiştir.

Milletvekilleri, uluslararası kuruluşlar, parlamentolar arası
ziyaretler ve karşılıklı olarak kurulan parlamentolar arası dostluk
grupları ile, diğer yabancı ülke parlamentoları ve parlamenterleriyle
sürekli ve yoğun ilişki içindedirler.

Meclisin dış ilişkileri bir kanunla düzenlenmiştir.

Türkiye'nin üyesi olduğu ve milletvekilleriyle temsil edildiği uluslararası kurumlar şunlardır:

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi

Kuzey Atlantik Asamblesi

Parlamentolar arası Birlik

Türkiye-Avrupa Topluluğu Karma Parlamento Komisyonu

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı Parlamenter Asamblesi

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi

İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği

Barış İçin Asyalı Parlamentolar Birliği

Avrupa-Akdeniz Parlamenter Asamblesi Türk Grubu

Ayrıca, Türkiye, Batı Avrupa Birliği Asamblesine henüz tam üye olmamakla beraber, "ortak üyelik statüsü" içindedir.

YÖNETİM VE HİZMET BİRİMLERİ

TBMM'de yasama ve denetim çalışmaları, milletvekillerinin idarî, malî
ve sosyal gereksinmeleri, basınla ilişkiler, ziyaretçiler, güvenlik
gibi konularda destek hizmetleri vermek üzere TBMM Başkanına bağlı
olarak

"Genel Sekreterlik Teşkilatı" bulunmaktadır.

Genel Sekreterlik ve bağlı birimleri, kanunların çıkarılması ve denetim
çalışmaları sırasında gereken işlemlerin yürütülmesi, kanun teklifleri
ve önergelerin hazırlanmasında milletvekillerine yardımcı olunması,
komisyonların çalışmalarında raporların hazırlanması, tutanakların
yazımı ve basımı, her türlü bilgi ve dokümanın sağlanması, kütüphane,
evrak ve arşiv hizmetleri, çeşitli baskı işleri, basın ve halkla
ilişkiler, sağlık ve sosyal işler, haberleşme, ulaşım, Meclis bina ve
parklarının bakım, işletme ve onarımları gibi pek çok görev ve
hizmetleri yerine getirir.

Genel Sekreterlik Teşkilatı, bir Genel Sekreter ve yasama, idarî ve
teknik olmak üzere üç Genel Sekreter Yardımcısına bağlı Daire
Başkanlıkları ve Müdürlüklerden oluşmuştur.

Ayrıca, TBMM Başkanlığına tahsis edilen polis ve askerî personel güvenlik hizmetlerini yerine getirir.

Bu arada, TBMM Başkanlığı ve Genel Sekreterlik bünyesinde bulunan
danışmanlar, hukuk, kültür, sanat, ekonomi, dış ilişkiler gibi çeşitli
konularda araştırma raporları hazırlama, bilgi sağlama, görüş bildirme
gibi danışmanlık görevlerini yaparlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yeni.forum.st
 
Geçmişten Günümüze TBMM
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Yeni Forum
 :: ULU ATAMIZ ve ÇANAKKALE :: Tarih :: Türkiye Tarihi
-
Buraya geçin: